Libby Sartain'in "HR from the Heart" adlı kitabını yıllar önce, İK alanında gerçekten herhangi bir iş deneyimim olmadan önce okudum. Libby'nin İK'nın farklı yönleri ve bir İK uzmanı olarak iş ve insanlar üzerinde yapabileceğiniz etkiler hakkındaki düşüncelerini etkileyici bulmuştum. Yakın zamanda kitabı tekrar okumaya karar verdim. Şimdi pek çok şey bana daha anlamlı geliyor ve bazı şeyleri de hatırlamak için tekrar tekrar okumam gerekiyor. Kitabı gözden geçirirken çok sayıda konunun altını çizdim, ancak burada İK ile ilgili özellikle bana çok önemli ve değerli gelen birkaç tanesini sizlere aktarmak istiyorum.

1) İK bir çağrıdır. Başkalarının gelecekleri, ihtiyaçları ve iş yaşamının refahı bize emanet. Libby bizi kendimize ve rolümüze bakmaya davet ediyor - şirketiniz için çalışan kişilerin kariyerlerini nasıl destekliyor ve besliyorsunuz? Bir İK Yöneticisi olarak ilk görevimde  her gün işe -çalışanlar için- gidip gelirken, bu sorumluluğun ne kadar kutsal olduğunu fark ettim. Çalışanlar geçim kaynağı olarak bu işlere bel bağlarken, ben de işletmeye değer katarak hayatlarını daha iyi hale getirmek için ne yapacaktım?

2) İK mesleğinin birçok kapısı vardır. Gerçekten önemli olan, içinde bulunduğunuz yıllarda alan için zamanınız, enerjiniz ve tutkunuzla yaptığınız şeydir. Asıl önemli olan, nasıl ilişki kurduğunuz, başkalarının daha başarılı olmasına nasıl yardım ettiğiniz ve hangi sonuçları elde ettiğinizdir. Libby ayrıca başarılı bir İK uzmanı olmanın sürekli öğrenmeye olan tutkunuza bağlı olduğunu da ifade ediyor. İK sizin için de bir tutku mu?

3) CEO'lar İK konusunda o kadar heyecanlanmazlar, ancak İK'nın onlar için neler yapabileceği konusunda heyecanlanırlar. İş liderleriyle doğrudan etkileşim ve ilişki kurma fırsatını ilk bulduğumda, onları geceleri neyin uyanık tuttuğunu ve yardım etmek için ne yapabileceğimi anlamam gerektiğini fark ettim. Gerekli olanı sağladım! Buradaki Libby'nin tavsiyesine bayılıyorum: Neyi yapabileceğinize veya çözebileceğinize değil, CEO'nun neye ihtiyacı olduğuna odaklanın. 

4) Harika insanları işe almak, şirketinizin sürekli olarak iyi yaptığı bir şey olmalıdır. "Harika insanlar diğer harika insanları çeker çünkü harika insanlar sadece harika insanlarla çalışmak ister." Pazarlık konusu olmayan 1 numaranız kültürel uygunluk olmalıdır.

5) Çalışanlarınızın müşterilerinize sanki bir altınmış gibi davranmasını istiyorsanız, onlara son derece saygılı davranılmanın nasıl bir his olduğunu önce siz gösterin. İK departmanı, müşteri hizmetleri yaşam tarzının hayata geçmesine yardımcı olabilir. Ayrıca, yalnızca müşterilerle doğrudan iletişimi olanların değil, şirketteki herkesin müşteri hizmetleri odaklı olması gerektiğini unutmayın.

6) Sizin işiniz İK ile ilgilenmektir. Kurumsal avukatınızın görevi, şirketi mahkemeden ve liderleri hapisten uzak tutmaktır. "Çalışanlarınız için doğru olanı yapmak, genellikle şirketi belirsiz bir sorun potansiyeline karşı korumaktan daha önemlidir." Bir zamanlar çok riskli bir şirkette çalışmıştım. Yüksek cirolar yapıyorduk ancak sık sık çalışanlara doğru olduğunu düşündüğüm şeylerle uyuşmayan haberler veriyordum. Güvenli veya "akıllı" yaklaşımı benimsemek her zaman çalışanlarım için en iyisinin ne olduğu anlamına gelmiyordu. Güvenli yaklaşım ile hukuk arasında fark vardır.

İK departmanında çalışmıyor olsanız bile, Gönülden İK’da sizin için de yer var!

1) Çalıştığınız yerin bir kültür uyumu olduğundan emin olun. Doğru ortamı bulursanız, kim olduğunuzla ve ne getirdiğinizle takdir edilirseniz mutlu olursunuz. "Uyum sağlamanız gerekmeyen bir kültür olmalı." Kapıdan içeri girdiğiniz andan itibaren rahatsanız, bu sizin için uygun bir şirkettir. Ayrıca, şirketinizin müşterilerine sunduğu ürün veya hizmetle de ilgilenmeniz gerekir.

2) En başta, işte kendin olabilmelisin. Libby için bu, "her küçük sırıtış, her eğlence ve kaprisli anın bir şekilde inanılırlığımı azaltabileceğinden endişelenmeden gülümsemekte ve gülmekte özgür hissetmek" anlamına geliyordu. Bu benim için gerçekten işe yaradı. İnsanlar bana sık sık neden hep gülümsüyorsun diyorlar. Çalıştığım yerde her zaman gülümsemek hoş karşılanmıyorsa, orada çalışmak istemiyorum!

3) Patronunuzun/yöneticinizin gündemine hizmet edin. Patronunuzun gündeminin ne olduğunu öğrenin ve bu rol için uygun olduklarına inanın, güvenin. Patronunuzla iyi ilişkiler geliştirirseniz kısa sürede büyümeniz için kendinize yeni fırsatlar yaratacaksınız. Kariyerimin başlarında bunu kabul etmek zordu! Her zaman sevdiğim bir patronum yoktu ve kişisel gündemimi duyurmam gerektiğini hissettim. Kariyerinizde büyüdükçe, bu ilişkilerde nasıl daha iyi işbirliği yapacağınızı ve bu ilişkileri nasıl yöneteceğinizi öğrenirsiniz.

4) Rolünüzde yeniyseniz güvenilir bir sırdaş bulun, güvenle başarabileceğiniz bir şey arayın, yerinizi öğrenin, grupla en iyi nasıl iletişim kuracağınızı öğrenin. Her zaman işleviniz dahilinde programlamaya değil, iş hedeflerine odaklandığınızdan emin olun. Oturun ve başkalarından öğrenin ve ardından gruptaki rolünüzü geliştirmeye başlayın.

5) Şirketinizin nasıl iş yaptığı hakkında ne kadar iyi hikayeler anlatırsanız, şirket o kadar çok fayda sağlar. İtibarı müşterileri, çalışanları, geleceğin çalışanları, hissedarları vb. arasında daha iyi olacaktır. Şirketiniz harika şeyler yapıyorsa, bunun hakkında konuşun! Harika şeylerin uygulanmasına yardım ediyorsanız, bunun hakkında konuşun!

Bu kitabı incelemenizi tavsiye ederim. Libby, “İK çalışanları olarak, şirket stratejilerimize aktif olarak dahil olalım ve geleceği şekillendirmelerine yardımcı olalım” diyor. Bunu yaparak, kuruluşa kattığınız değerle tanınacaksınız. “Kafamızı kullanırsak ve kalbimizi kullanmayı hatırlarsak, bu kazanımlara ve hedeflere ulaşabiliriz. Harika bir iş için gereken bu. "

İlk olarak 28 Şubat 2019 SHRM blogunda yayımlanmıştır. 

Orijinal metin: www.clairepatriehr.com 'da